27 Nisan 2010 Salı

Ezel

bu diziden arada bir gercekten bomba gibi sozler cikiyor. Hikayesi sizi dramatik ve intikam atesleri arasinda yanip kul oluyor. begendigim bir kismini yayinliyorum simdi:

The Kiss (Wang Du) from Pompidou



ama kimseyi tanimiyoruz zaten
kimi gercekten taniyoruz? onu ogrendim ben bu hayatta.


ben seni taniyorum
ne zamandir , kac ay oldu biz tanisali bahar?
ne kadar taniyorsun beni!


nerden biliyorsun birgun kalbini  kirmicagimi
sana guveniyoum cunku, bugune kadar beni yari yolda birakmadin, biraktin mi?
ya bir gun birakirsam
birakmaszin


ben onun sozunu veremiyorum sen nasil bu kadar emin oluyorsun?
seni senden daha iyi taniyorum demek ki
sana senden daha cok guveniyorum ezel
seni senden daha cok inaiyorum fena mi?
degil! hak etmiyorum.



17 Nisan 2010 Cumartesi

Uzun Kelimeler

Dun aksam yakin bir arkadasimla hic beklemedigim bir anda yaptigimiz samimi bir sohbetten aklimda kalanlari yazacagim simdi. Aslinda bu tamemen kalbin kendini dudaklariminin yordamiyla kendini ifade etmesi. Ne sansliyim ki kendimi biliyorum ve yaptigim haraketleri hissetigim dusunceleri, ifade edebiliyorum.

Bir erkege ozel bir kadin elinin degip degmedigini anlayabilirim, o erkegin gercekten birisi tarafindan sevilip sevilmedgini ve onun bu sevgiye karsilik verip vermedigini, erkege biraktigi o narin bir izi davranislarindan   ve konusmasindan gorebilirim. Cunku bende boyle bir izi kendimde tasiyorum ve bu ize nasil sahip oldugumu cok iyi biliyorum.

Sohbet ettigim arkadasim da buna benzer bir izi tasiyor. Rastlantinin boylesi olacak ki belki benim aylar once yasadigim karmasikligi, icine kapanikligi, gecmisini ve kendisini konusmak icin beni buluyor ve sohbet basliyor.

Marguerite Duras

- Birkac sene once uc tane cok yanlarindan ayrilmadigim arkadasim vardi, hepsinin bir sekilde akillarinda olan onlar icin onemli olan sevgilileri vardi ;arkalarinda gecici bir sure icin biraktiklari. Ben onlari her telefon kulubesine sarilip, ilisklilerini telefonla yasar gorurken, onlarin yaptiklarina anlam veremezdim. Bir iliskinin uzaktan olamayacagina bunun bir iliski olmadigi konusunda fikirlerimi belkide onlari uzdugunu bilmeyerek soylerdim.

- Simdi ise benzer bir durumu birkac ay once benim yasamam gerekiyordu. Bu sefer seneler once onlari sorgulayan bakis açısıyla kendime bakinca i$in diger yuzunu gormus oldum ve bu yasadigim sey bircok uzun mesafe iliskisi icin belkide karakteristik birseydi.

- Uzerinde iz birakmis, o anda yaptigin butun haraketlerin bir sekilde etkisi olan, seni sen yapan biri var gecmisinde. Ama o kisi suanda yaninda degil ve senden uzakta. Yaninda olmasi, elini uzatip yanagina dokunmasi imkansiz. Ve sen bu yuzden gecmisteki suanda sadece bir fikir haline donusmus biriyle gecmiste yasamaya calisabilirin ama bu birbirine gecmislik cok zor hele ne kadar daha boyle devam edecegini bilmiyorken. Bu seni suanki dunyadan zamanindan koparacaktir. Kendini hem suanki zamandan kopuk hem de gecmisinden sevginden mahrum ve zayif hissedeceksin.

- Beynin ile kalbin arasindaki baglantilari birer devreymis gibi oynayip degistirebiliyorsan, dumduz 1, 0 mantigi ile calisiyorsan: ayri oldugunuz bu donemde rol yapmadan ayrilmayi ayri dunyalardan ayri yasamlar surdurmeyi secebilir veya secebilirsiniz. Gel gorki ayrildigi sevgilisini ozleyen bir insan, ayrilmayi sectigini insana karsi nasil hisseder, neler yapar  dusunmek bile korkutucu :D. Bir diger yol ise bu problemle yasamayi, cekceginiz bunca aciyi goze almak. Bu hastalikla yasamayi sizin belkide yiyip bitirecek olan bu yasacaginiz onca aciyi sineye cekmek. Bir diger degisle vazgecmemek, pes etmemek. Bence iki yol da birbirinden dikenli ve zor, pes etmek belki problemi kokunden temelli yok edecek gibi gozuksede bu kadar digerden hic de kolay alinabilecek degil. Bu yuzden aldiginiz ve karsinizdakinin aldigi bu karar a savgi gostermek de boyle bir ilsikinin en cok hak ettigi seylerden biri olmali.

- Benim sahne ve rolumde benim deneyimsizligim ve kendimden uzaklasmisligimin buyuk bir rolu var. Simdi hata diye gordugum seyler o zamanlar sadece iliskimi kurtariyorum sanarak yaptigim seylerdi. Ama ne yazik ki bahsettigim bir duruma dusmusseniz durumun ne kadar farkinda olursaniz olun, yasacaginiz bu problemi yok etmeniz olasi degil.

Buraya kadar yazdiklarim hep bir problemin varligi uzerine kurulmus varsayim ve dusunceler di. Ama boyle bir  problemin dogmadigi olusmadigi insanlar ve iliskileri var midir? Bunu bilmiyorum cunku yasamadim veya tanik olmadim. Hayatin eminim bir kosesinde ferhat ile sirin , asli ile kerem ve daha nicelerinin boyle problemler yasamadigini umit ediyorum. Benim anlattigim size garip geliyor anlam veremiyorsaniz ama gelip de bu satira kadar okuduysaniz, cok buyuk saygi gosteriyorum, anlamadiginiz bir seyi reddetmemeyi sectiginiz icin. Eger anlam veremiyorsaniz ya siz birer asli ile kerem siniz yada en basinda bahsettigim o izi henuz sahip degilseniz. Her ikisi icinde ne mutlu size ama uzulmeyin onunuzde daha yasacak onlarca insan ve zamaniniz var.


En Uzak Mesafe

En Uzak mesafe ne Afrika'dir, 
Ne Cin,
Ne Hindistan,
Ne Teyyareler,
Ne de yildizlar geceleri isildayan...
En uzak mesafe iki kafa arasindaki mesafedir birbirini
anlamayan.....

CAN YÜCEL

9 Nisan 2010 Cuma

benim de duygularim var



Nerden geldik buraya nasil oldu da bu kadar karmakaristi butun dunyam? Cevabini cok iyi bildigim, hatalarimi dogrularimi ogrendigim bir soru aslinda suan bu soru. Hangi zamanda hangi hatayi yaptigimi cok iyi biliyorum. Bir kisim hatayi duzeltmek zamaninda o kadar kolaydi ki. Ama simdi geriye bakinca bazi hatalari duzeltmek imkansiz.

Ozgur secimler yaptim, bu hatalari yaparken. Bilincli ve hatta hata yaptigimin farkinda olarak yaptigim hatalar var aralarinda. Diger secenegi yapmamak icin beni engelleyen cok fazla birsey yoktu. Malesef bu secimler hayatimin suanki bazi parcalarini hic istemedigim veya beklemedigim bir yasama cevirdi.

Hayatin bu getirdiklerinden sonra gecmiste takili kalmamak, ayaga kalkip sirtini gecmise verip ileri yuruyebilmek gercekten bir meziyet. Bunu yapabilecegimi dusundugum zamanlar olmasina ragmen, simdi bu durumda ayak kalkmak o kadar kolay gelmiyor. Hergun daha cok eskiyorum gibi hissediyorum. Uzerimde sanki yillarin verdigi agir bir yuk beni yavaslatiyor, yorgun kiliyor ve ben yaptiklarimdan zevk alamiyorum. Bazen bu somurtkanlik ve depresyondan kurtulmanin yollarini ararken, bu sekilde yaziya dokuyorum hissettiklerimi bazen de herseyi bedenimden cikarip kendimi yataklara atiyorum. Butun hirsimi ondan alirmis gibi kotu davraniyorum bazen kendime.

* * *

Hissetiklerim, yasamim ve farkindaligimi bu sekilde sorgularken, hergun kulladigimiz hocakal, gule gule sozcuklerinin aslinda biz fark etmeden neler ifade ettigini simdi yasadiklarimdan dolayi daha farkli bakmaya basladim. Bir daha belki goremeyeceginiz, artik fizikselliginden kopup belki aklinizda bir fikir haline donusecek insanlara sadece hoscakal demek gercekten cok dramatik hatta uzucu. Bu bence insan olmanin, en sade en karakteristik parcalarindan biri. Varligimiz elimizin kolumuzun erisebildigi kadar genis ve zengin. Fakat, erisebildiklerimiz disindakiler bir fikir kadar guclu olsalar bile, etkimiz cok kisitli. Insanin dunyasi etrafindakilerle sinirli ve dokunup goremedikleri ile olan etkilesimleri cok kisitli. Bu yuzden bir hoscakal, aslinda bu etki alaninin sinirlarini gosteren bir cumle. Hoscakal dedikten sonra artik o insan sadece bir fikir, duygu ve gozyaslarindan bir bulut.